Sen Terörist Olamazsın
Gelin kalabalık bir caddede yol boyunca yürüyelim ve yürürken de
sağımızdan solumuzdan geçen, çevremizde dolaşan insanları şöyle bir
inceleyelim. Aslında hiçbir fikir sahibi olmadığımız bu insanlar
hakkında, sadece tek bir anlık görüntüye bakarak pek çok fikir
üretebiliriz. Şık bir pantolon ceket takım giymiş bakımlı bir kadın,
muhakkak ki iş kadını olmalıdır; ya da son model pahalı bir jiple
kırmızı ışıkta bekleyen adam kesin çok zengindir ve büyük olasılıkla
karısını da aldatıyordur. Karşı kaldırımdan geçen salaş giyimli lise
öğrencilerine ne demeli? Kızların etekleri kısa, saçları ise
yanlarındaki erkek öğrencilerden daha da kısa. Erkeklerin ise
gömleklerinin bir tarafı pantolonlarının dışına çıkmış jöleli dik
saçlarıyla küçük dağları onlar yaratmışlar.
Günümüzün gençliği işte, umurlarında mı ki hayat şartları, ekonomi,
seçimler vs. Şimdi yanı başımızdan geçen başörtülü kadın ise oldukça
muhafazakar, kocasının lafından çıkmaz, çocuklarını geceleri dışarı
salmaz, birçok yönden bastırılmıştır. Az ilerideki otobüs durağında
bekleyen Fenerbahçe bereli ve kaşkollü genç taraftar ise
holiganizmin içinde kavrulup gitmektedir. Galibiyetle sonuçlanan
maçlardan sonra patlayan silahlar onun eseri. Köşedeki pasajın
önünde sigaralarını tüttüren uzun saçlı, siyahlar giymiş,
kulaklarını ve burunlarını deldirmiş satanist gençlerin beyinlerini
metal ve hard rock müzik bulandırmış olmalı.
Her insan, geçmiş yaşantılar, deneyimler ve gözlemlerle oluşan ve
içerisinde bulunulan toplumun kültür yapısıyla özdeşleşerek artık
genel geçer hale gelmiş birtakım kalıp yargıları (stereotypes)
benimser. Bu kalıp yargılar gündelik yaşamda oldukça işlevseldir.
Görüntüsüyle belirli ipuçları veren kişiler hemen bir kategoriye
girebilir ve sonuç olarak onlar hakkında uzun uzun düşünüp analizler
yapılmasına ve zamana ihtiyaç kalmaz. Böylelikle tanımadığımız
insanlar bizim için belirsiz olmaktan artık çıkarlar ve biz de
davranışlarımızı rahatlıkla şekillendirebiliriz.
Ancak söz konusu bu yargıların elbette ki doğuracağı olumsuz
sonuçlar vardır. Her birey kendi içinde tutarlı bir bütündür, onu o
yapan sadece fiziksel görüntüsü değil, düşünceleri, deneyimleri,
yaşantıları ve duygularıdır. Dolayısıyla sadece ilk bakışta kendi
bireysel algımızın seçiciliği ile dikkat ettiğimiz özelliklere
dayanarak insanlar hakkında doğru yargılara ulaşamayız. Bu, komik
olaylara yol açabileceği gibi aynı zamanda tehlikeli durumlara da
neden olabilir.
Özellikle 11 Eylül olaylarından sonra dünya gündeminin ve geçtiğimiz
Kasım ayında beş gün içerisinde İstanbul’da meydana gelen
patlamalardan sonra Türkiye gündeminin belki de ilk sırasında “Terör
ve Terörizm” yer aldı. Görsel ve yazılı basında, akademik
çevrelerde, iş yerlerinde, evlerde ve birçok ortamda terör
konuşulmasının ve bu kadar görsel uyaranın ardından, insanlarda
birtakım yargıların oluşması elbette şaşırtıcı değil.
Türkiye’nin pek çok yerinde ve özellikle de Ankara, İstanbul gibi
metropollerde güvenlik önlemlerinin olabildiğince arttırıldığını
görüyoruz. Resmi bina, okul, iş yeri, toplu taşım araçları,
alışveriş merkezi gibi kalabalık ortamlara girişlerde insanlar,
ellerinde dedektörlerle dolaşan güvenlik görevlileri tarafından
kontrol ediliyor. Peki aranan ne ya da aranan(lar) kim? Kirli
sakallı, esmer, orta boylu, kötü giyimli erkekler mi?
Söz konusu özelliklere sahip bir kişinin esmer olmasının nedeni
genetik yapısıyla ilgilidir. Yüzündeki sakalların sebebi ise, o gün
sabah evden çıkmadan tıraş olmaya üşenmesi ya da tamamen kişisel
beğenileri olabilir. Sadece sakallı ve erkek olmaları nedeniyle bazı
insanlar daha sık ve dikkatli aranırken; bunun aksine, pahalı
arabalara binen, arabasının ön camında bir üniversitenin amblemini
taşıyan, görece daha fazla öz bakıma sahip ve düzgün Türkçe kullanan
insanların ise daha yüzeysel kontrol edildiklerine de tanık oldum.
Bu standart dışı uygulamanın temelinde “Sen terörist olamazsın!”
kalıp yargısı yatmaktadır.
Tüm bunların yanı sıra, eğer terörist eylemlerin planlayanlar ve
uygulayanlar bu kalıp yargıların farkındaysa buna göre tedbir alıp
amaçlarına rahatlıkla ulaşabilirler. Türkiye’de geçmişte de çeşitli
olayların ardından terörle ilgili benzer kalıp yargıların ifade
edildiğini gördük. Çeşitli terör örgütlerinin hücre evlerine
güvenlik güçlerince yapılan baskınlardan sonra, evli çift imajı
çizen teröristler için onların çevrelerinde yaşayan komşuların
“Kendi hallerinde karı kocaydılar, terörist çıktılar”, “Kırk yıl
düşünsem aklıma gelmezdi” gibi tepkileri, bu kalıp yargı ifadelerine
güzel bir örnektir.
Oysa ki sakallı sakalsız, evli ya da bekar, esmer veya sarışın
farketmez; herkes terörist olabilir ya da hiç kimse terörist
değildir.