Akran Zorbalığı

Akran Zorbalığı

Akran zorbalığı, bir çocuğun, diğer çocuk ya da çocuklar tarafından hedef seçilerek, sürekli rahatsız edici davranışlara maruz kalmasıdır. Bu tür davranışlar, bir çocuğun oyuncağı kaybetmemek için ya da canını acıtan bir akranına saldırganlık göstermesi gibi durumsal olarak gösterilen saldırgan davranışlardan farklıdır. Akran zorbalığını ayırt etmede üç kriter önemlidir; herhangi bir tahrik durumunun sonucu olarak meydana gelmez, zaman içinde tekrarlanır, akran zorbalığı gösteren çocuk, hedef çocuğa göre daha güçlüdür ya da daha güçlü olarak algılanır. Akran zorbalığı fiziksel saldırı (vurma, tekme atma ya da çimdikleme gibi), sözel saldırı (sataşma, alay etme ya da isim takma gibi) ya da sosyal saldırı (diğer çocuklara onunla oynamamasını söyleme, taklidini yapma ya da hakkında dedikodu çıkarma gibi) gibi çok çeşitli davranışlar yoluyla meydana gelebilmektedir.

Çocukların en sıklıkla maruz kaldıkları akran zorbalığı türleri genellikle isim takmanın ardından, vurma ve tekme atma gibi fiziksel saldırı ile hakkında dedikodu çıkarmadır. Genel olarak kızlar hem ilişkisel saldırıya daha fazla maruz kalmakta hem de ilişkisel saldırı daha fazla göstermekte; erkekler ise hem fiziksel saldırıya daha fazla maruz kalmakta hem de fiziksel saldırıyı daha fazla göstermektedir.

Akran zorbalığı genellikle okul bahçesi ve sınıfta meydana gelirken, bazı araştırmacılar okulların niteliksel özelliklerine dikkat çekmişlerdir. Buna göre akran zorbalığını önlemeye yönelik çalışmaların ve sıkı disiplin kurallarının olmadığı okullarda akran zorbalığı daha fazla meydana gelmektedir. Akran zorbalığına maruz kalan birçok öğrenci yaşadıklarıyla ilgili olarak yetişkinlerden yardım istememektedir. Bu çocukların yaşadıklarını öğretmenlerine göre evde birisine anlatması daha olasıdır.

Akran zorbalığına maruz kalan çocuklar genellikle diğer öğrencilere göre daha kaygılı, duyarlı ve sessizlerdir. İyi uyuyamama, alt ıslatma problemleri ve mide-baş ağrısı gibi problemler görülmesi olasıdır. Kurban çocuklar genellikle yalnızlardır ve sınıflarında arkadaşları yoktur. Yalnız olmaları ise akran zorbalığına hedef olma risklerini arttırabilmektedir. Kurban çocuğun arkadaşları olmadığında, zorba çocuk gösterdikleri davranışlar nedeniyle kurban çocuğun arkadaşlarının kendisinden öç alacakları ya da dışlanacağı konusunda kaygı duymayacağından, desteği ve koruyucu arkadaşı olmayan çocuklar hedef olarak daha uygun olarak görülmektedir. Çocuğun bir ya da daha fazla arkadaşa sahip olması ise akran zorbalığına hedef olmadan korumaktadır.

Akran zorbalığına hedef olan çocuklar, kendilerine yapılan saldırıları tahrik edecek ve destekleyecek şekilde davranarak, yaşadıkları kötü muamelenin tekrar etme olasılığını güçlendirebilmektedirler. Birçok akran zorbalığına hedef olan çocuk, zorba öğrenciler kendilerine saldırdıkları zaman ya da akranlarıyla etkileşimlerinde içselleştirilmiş problemler olarak özetlenebilen davranışlar gösterirler; kolayca ağlarlar, kaygılı görünürler ve sosyal olarak geri çekilerek saldırgan çocukların taleplerine boyun eğici bir tarzda davranırlar. Aynı zamanda akranları tarafından reddedilen ya da düşük oranda kabul gören çocukların daha fazla akran zorbalığına maruz kaldıkları görülmektedir. Kurban çocuklara sosyal beceri eğitimleri verilmesi ve benlik saygısının güçlendirilmesine yönelik çalışmalar yürütülmesi yararlı sonuçlar verebilir.
Zorba çocuklar genellikle saldırgan ve dürtüsel özellikler gösteren çocuklardır. Bu çocuklar akran grubunda sert görünme ihtiyacı duymakta ve diğer kişilerin duygularına çok az empati göstermektedirler. Aynı zamanda düşük düzeyde olumlu sosyal davranışlara sahiplerdir. Bu çocukların empati duygularını ve olumlu sosyal davranışlarını geliştirmelerine yönelik aktivitelere yönlendirilmeleri akran zorbalığını azaltmada yararlı bir strateji olabilir.

Yapılan araştırmalarda çocuklara neden akran zorbalığı gösterdikleri sorulduğunda verilen cevaplar arasında “eğlence için” yer almaktadır. Bu kapsamda çocukların okuldaki ders dışındaki boş zamanlarının çeşitli faaliyetlerle yapılandırılması önemlidir.

Kaynaklar

    Baldry, A. C. ve Farrington, D. P. (2000). Bullies and delinquents: Personal characteristics and parental styles. Journal of Community & Applied Social Psychology, 10, 17-31.
    Berger, K. S. ve Thompson, R. A. (1998). The developing person through the life span (4th ed.). New York: Worth Publishers.
    Boulton, M. J. ve Underwood, K. (1992). Bully/victim problems among middle school children. British Journal of Educational Psychology, 62, 73-87.
    Graham, S. ve Juvonen, J. (1998). Self-blame and peer victimization in middle school: An attributional analysis. Developmental Psychology, 34, 587-599.
    Hodges, E. V. ve Perry, D. G. (1999). Personal and interpersonal antecedents and consequences of victimization by peers. Developmental Psychology, 76, 677-685.
    Karatzias, A., Power, K. G. ve Swanson, V. (2002 ). Bullying and victimization in Scottish secondary schools: Same and separate entities? Aggressive Behavior, 28, 45-61.
    Olweus, D. (1994). Annotation: Bullying at school: Basic facts and effects of a school based intervantion program. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 35, 1171-1190.
    Ross, D. M. (1996). Childhood bullying and teasing: What school personel, other professionals, and parents can do. United States: American Counseling Association.
    Schwartz, D., Dodge, K. A. Pettit, G. S. ve Bates, J. E. (1997). The early socialization of aggressive victims of bullying. Child Development, 68, 665-675.
    Smith, P. K. ve Shu, S. (2000). What good schools can do about bullying: Findings from a survey in English schools after a decade of research and action. Childhood, 7, 193-212.
    Whitney, I. ve Smith, P. K. (1993). A survey of the nature and extent of bullying in junior/middle and secondary schools. Educational Research, 35, 3-25.
    Williams, K., Chambers, M., Logan, S. ve Robinson, D. (1996). Association of common helath symptoms with bullying in primary school children. British Medical Journal, 313, 17-19.

© 2013 Nilay Pekel Uludağlı